بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَلَا تُقَٰتِلُونَ قَوۡمٗا نَّكَثُوٓاْ أَيۡمَٰنَهُمۡ وَهَمُّواْ بِإِخۡرَاجِ ٱلرَّسُولِ وَهُم بَدَءُوكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةٍۚ أَتَخۡشَوۡنَهُمۡۚ فَٱللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخۡشَوۡهُ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ ١٣

Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan çıkarmaya teşebbüs eden bir kavim ile döğüşmez misiniz? Ki, önceleri kendileri başlamışlardır. Onlardan korkar mısınız? Şayet mü'minler iseniz asıl korkmanız gereken; Allah'tır.

– İbni Kesir

قَٰتِلُوهُمۡ يُعَذِّبۡهُمُ ٱللَّهُ بِأَيۡدِيكُمۡ وَيُخۡزِهِمۡ وَيَنصُرۡكُمۡ عَلَيۡهِمۡ وَيَشۡفِ صُدُورَ قَوۡمٖ مُّؤۡمِنِينَ ١٤

Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onları azablandırsın, rüsvay etsin ve sizi onlara karşı üstün kılsın ve mü'minler topluluğunun göğüslerini ferahlandırsın.

– İbni Kesir

وَيُذۡهِبۡ غَيۡظَ قُلُوبِهِمۡۗ وَيَتُوبُ ٱللَّهُ عَلَىٰ مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ ١٥

Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah; dilediğine tevbe nasib eder. Ve Allah; Alim'dir, Hakim'dir.

– İbni Kesir

أَمۡ حَسِبۡتُمۡ أَن تُتۡرَكُواْ وَلَمَّا يَعۡلَمِ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ جَٰهَدُواْ مِنكُمۡ وَلَمۡ يَتَّخِذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلَا رَسُولِهِۦ وَلَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَلِيجَةٗۚ وَٱللَّهُ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ ١٦

Yoksa siz, içinizden cihad edip Allah'tan, peygamberinden ve mü'minlerden başkasını sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan sizi kendi halinize bırakacak mı sandınız? Allah, işlediklerinizden haberdardır.

– İbni Kesir

مَا كَانَ لِلۡمُشۡرِكِينَ أَن يَعۡمُرُواْ مَسَٰجِدَ ٱللَّهِ شَٰهِدِينَ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِم بِٱلۡكُفۡرِۚ أُوْلَٰٓئِكَ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ وَفِي ٱلنَّارِ هُمۡ خَٰلِدُونَ ١٧

Müşriklerin, kendi küfürlerine kendileri şahid iken; Allah'ın mescidlerini tamir etme hakları yoktur. İşte onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onlar, ateşte ebedi kalıcıdırlar.

– İbni Kesir

إِنَّمَا يَعۡمُرُ مَسَٰجِدَ ٱللَّهِ مَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَأَقَامَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَى ٱلزَّكَوٰةَ وَلَمۡ يَخۡشَ إِلَّا ٱللَّهَۖ فَعَسَىٰٓ أُوْلَٰٓئِكَ أَن يَكُونُواْ مِنَ ٱلۡمُهۡتَدِينَ ١٨

Allah'ın mescidlerini; ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namaz kılan, zekat veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayanlar tamir ederler. İşte bunlar, hidayete erenlerden olabilirler.

– İbni Kesir

۞ أَجَعَلۡتُمۡ سِقَايَةَ ٱلۡحَآجِّ وَعِمَارَةَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ كَمَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَجَٰهَدَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۚ لَا يَسۡتَوُۥنَ عِندَ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّٰلِمِينَ ١٩

Siz; hacılara su vermeyi, Mescid-i Haram'ı tamir etmeyi; Allah'a ve ahiret gününe inanan ve Allah yolunda cihad edenle bir mi tuttunuz? Bunlar, Allah katında bir olamazlar. Ve Allah; zalimler güruhunu hidayete erdirmez.

– İbni Kesir

ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَٰهَدُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡ أَعۡظَمُ دَرَجَةً عِندَ ٱللَّهِۚ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ ٢٠

Onlar ki iman etmişler, hicret etmişler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmişlerdir. Derece bakımından Allah katında çok büyüktürler. Ve işte onlar, kurtuluşa erenlerin kendileridir.

– İbni Kesir

يُبَشِّرُهُمۡ رَبُّهُم بِرَحۡمَةٖ مِّنۡهُ وَرِضۡوَٰنٖ وَجَنَّٰتٖ لَّهُمۡ فِيهَا نَعِيمٞ مُّقِيمٌ ٢١

Rabbları onlara; kendinden bir rahmet, hoşnudluk ve içlerinde tükenmez ve ebedi nimetler bulunan cennetleri müjdeler.

– İbni Kesir

خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ عِندَهُۥٓ أَجۡرٌ عَظِيمٞ ٢٢

Orada temelli kalıcıdırlar. Muhakkak ki Allah katında büyük mükafat vardır.

– İbni Kesir

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُوٓاْ ءَابَآءَكُمۡ وَإِخۡوَٰنَكُمۡ أَوۡلِيَآءَ إِنِ ٱسۡتَحَبُّواْ ٱلۡكُفۡرَ عَلَى ٱلۡإِيمَٰنِۚ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمۡ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ ٢٣

Ey iman edenler; eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı, kardeşlerinizi dostlar edinmeyin. Sizden her kim onları dost edinirse; işte onlar, zalimlerin kendileridir.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu